Cemil Pakyürek ile Röportaj

BALKAR DİL KURSLARI ÖĞRENCİLERİNDEN CEMİL PAKYÜREK İLE RÖPORTAJ

 

 

Yıllardır BALKAR kurslarını büyük bir ciddiyetle takip eden ve katıldığı bütün kursların başarılı öğrencisi olan Cemil Pakyürek 68 yaşında emekli bir elektrik mühendisi. Yaşadığı ciddi sağlık sorunlarına rağmen hiçbir haftayı kaçırmadan BALKAR’daki dersleri takip eden Cemil Bey, Üsküp doğumlu ve küçük yaşta Türkiye’ye göç etmiş bir ailenin çocuğu. Balkan dillerini birbiri ardına öğrenerek gençlere iyi bir örnek oluşturuyor. Cemil Bey’i BALKAR’da 2018 yılının başarılı öğrencisi olarak seçtik ve kendisiyle bir röportaj yapmaya karar verdik. Bunun yanında Türkçe ve Türkçedeki yabancı kökenli kelimeler konusunda da kafa yorarak hocalarla ve öğrencilerle görüşlerini paylaşıyor. Nisan 2019’da gerçekleştirdiğimiz röportajda Cemil Bey’e yönelttiğimiz sorularımız ve Cemil Beyin cevapları şöyle:

 

1. Merhabalar, öncelikle bize kendinizden bahseder misiniz?

 

1951 Üsküp doğumluyum. 1957’de istekli göçmen olarak Türkiye’ye geldim. 5 yaşındaydım, geldiğimiz yıl beklemeksizin ilkokula başladım. Bakırköy Lisesi’ni bitirdikten sonra İstanbul Teknik Üniversitesi’ne girdim. Elektrik Fakültesi’nde okudum, 5 yılda bitirdim. Yüksek elektronik mühendisi oldum. Orta öğrenimimde Almanca öğrenmiştim. Bunu geliştirmek için bilerek stajımı vermedim ve staj yapmak için İAESTE (Uluslararası Öğrenci Değişim Programı) ile Almanya’ya gittim. Ne yazık ki bu olanağı çok iyi kullanamadım çünkü çevremde, staj için bulunduğum Almanya’da hep Türkler vardı. Dolayısıyla onların yardımseverliği nedeniyle gelişmesini beklediğim Almancamı istediğim düzeyde geliştiremedim. 1973’te mezun oldum ve ilk olarak İstanbul PTT Bölge Başmüdürlüğünde Telsiz Başmühendisliğine girdim. Birkaç yıl sonra, Elbistan Termik Santrali kadrosuna girmek üzere başvurdum, kabul edildim. Ama siyasi sebeplerden dolayı işe başlatılmadım. Dolayısıyla PTT’ye geri döndüm. Bu sefer PTT beni kabul etmedi. Dava ettim, kazandım. Düşey Taşıt Emek Ortaklığı diye bir şirket kurdum. Burada teknik elemanlarla hem asansör yapmaya çalıştık, hem de başka projelerin uygulamasını yaptık. Daha sonra Aymer Yağ Fabrikasında kontrol mühendisi olarak çalıştım. Fabrikanın kurulumu tamamlandı, benim yapacak işim kalmadığından görevimin değiştirilmesini talep ettim. Genel müdür ‘Biz seni ömür boyu aldık.’ deyince boş oturmayı kabul etmedim ve kendi işimi kurdum. 25 sene yazar kasa satış ve servis işi yaptım. 1 Ocak 2016 itibariyle kendi isteğimle emekli oldum. Eşim ve iki tane oğlum var; adları Bora ve Gün. Büyük oğlum Koç Üniversitesi Ekonomi bölümünden mezun oldu ve şu anda Japon Derecelendirme Kurulu’nda raportör olarak çalışıyor. Küçük oğlum da psikolog doktor oldu, doktorasını Hacettepe’de tamamladı.

 

2. Kaç yıldır BALKAR ile tanışıyorsunuz? Hangi dil kurslarına katıldınız?

 

Emekli olduktan sonra boş zamanım çok olduğu için Arnavutça öğrenmeye başladım. Üsküp doğumluyum ve çevremde Arnavut komşularım ve akrabalarım vardı. İngilizce ve Almanca bilmeme rağmen Balkan dillerini de öğrenmeyi hedefledim. Kosova Kültür Merkezi’nde Arnavutça öğrenmeye başladım. O yıl bana BALKAR’da da bu tür dersler verildiği söylenince baktım ki burada Makedonca, Boşnakça ve diğer diller de var. Balkanlardan geldiğim için konuşamadığım Balkan dillerini konuşabilmeyi hedefledim. Makedoncayı, Boşnakçayı bu yıl da Rusçayı öğrenmeye başladım. Şimdiye kadar Makedonca I, Makedonca II’ye katıldım ve başarı sertifikası aldım. Bu dönem Makedonca II’yi tekrar ediyorum. Bu arada BALKAR’da Boşnakça kursunu tamamladım. Ayrıca BALKAR kurslarından Rusça kursuna devam ediyorum. Arnavutçayı Kosova Kültür Merkezi’nde öğrendim. Bir süre BALKAR’daki Arnavutça kursuna da devam ettim. Ana dilim, Üsküp’teki evimizde de Türkçeydi. Ayrıca Türkçesever birisiyim.

 

Cemil Bey Makedonca hocamız Prof. Dr. Mehmet Hacısalihoğlu'ndan 2018 Güz dönemi Makedonca II sertifikasını alırken

 

3. Dil öğrenme konusunda zorlandığınız noktalar var mı?

 

Hayır, dil öğrenme konusunda eğilimim var denebilir. Ben, hayatı daha iyi anlamak için dil öğrenmeyi istiyorum. Doğru bilgilenmeye ulaşmak, daha iyi kavramak için İngilizce ve Almanca öğrendim, İtalyanca, İspanyolca, Esperantoca, Latince ile de ilgilendim. Şimdi Makedonca, Boşnakça, Hırvatça, Sırpça ve bu yıl Rusça da öğrenmeyi düşünüyorum. Hayatı öğrenmek için bilmek zorundasınız. Yabancı kökenli de olsa bu sözcüklerinin anlamlarını bilmeliyiz. Sözcüklerin anlamlarını anlayabilmişsek anladıklarımızı anlatacak Türkçe anlaşılır karşılıklar üretebilmeliyiz. Bu benim için bir gereksinim. Yabancı dilden Türkçeye geçmiş bir sürü sözcük var ve bu sözcükleri anlayarak veya anlamayarak kullanıyoruz. Örneğin hepimiz “Matematik” sözcüğünü anladığımızı söyleriz, peki nedir diye sorduğumuzda herkesin birleşeceği bir tanımlayıcı Türkçe sözcük ortaya konamadığını görüyoruz. Benim önerim ise Matematik ‘çokluklar bilimidir’. Yabancı kavramların tam karşılıkları konusunu aşmam gereken bir sorun olarak gördüm ve bu yüzden dillerle ilgileniyorum.

 

4. Bizimle kelime çalışmalarınızı paylaştınız. Bu çalışmada ilham kaynağınız ne oldu?

 

Bu da çok ilginç. Ben üniversiteye başladığım ilk günlerde fizik dersinde bize okumak için önerilerini yazan profesörümüz, öneri olarak yaklaşık 5 tanesi İngilizce, 3 tanesi Almanca, iki tanesi Fransızca kitap yazdı. Bunların içinde bir tane bile Türkçe fizik kitabı yoktu. Sonuçta fizik kitabında kullanılan yabancı terimler bizim için anlaşılmazdı. Bunu aşılması gereken bir engel olarak gördüğüm için İngilizcemi orada geliştirmem gerektiğini düşündüm.

 

Cemil Bey Rusça hocamız Surayyo Isbayeva'dan 2019 Bahar dönemi Rusça I sertifikasını alırken

 

5. Sözcük çalışmalarınızı nasıl tanımlıyorsunuz, bir yönteminiz var mı? Çalışmanızla ilgili detayları bizimle paylaşır mısınız?

 

Yabancı kökenli sözcükler, birbirimizi anlamamız yolunda engel oluşturuyor. Örneğin; frekans yerine ben “sıklık” diyorum. Bir dalga var ve onun sıklığını anlatabiliyorum. Bir başka sözcük rezonans, “eş titreşim” demek. Bu yabancı kökenli sözcüklerde anlaşılmazlıklar söz konusu değil mi? Ben yabancı sözcüklerin dilimizdeki olumsuz etkilerini benimseyemiyorum. Yabancı kökenli sözcüklerin kesinlikle Türkçe anlatım karşılığı bir sözcük çözümü vardır. Eğer yabancı kökenli bir sözcüğü anlıyorsanız, çok büyük bir olasılıkla onun Türkçe bir karşılığı vardır. Örnek, atomu herkes bilir, değil mi? Ben ona “ögecik” diyorum. Atomun bileşenleri nelerdir? Protona ben “artıcık” diyorum, nötrona “ağırcık” diyorum, elektrona da “eksicik” diyorum. Böylece atom yapısının daha kavranır olduğunu düşünüyorum. Bir çekirdek var, bir ağırcık var –atomun ağırlığını oluşturuyor-, bir artıcık var, bir de eksi yüklü parçacığı var. Atomu bu sözcükleri kullanarak anlattığımız zaman inanıyorum ki siz daha iyi anlıyorsunuz. Herhangi bir yabancı sözcükle karşılaştığımızda o sözcük kendi dilinde bir şey anlatıyor. Ben de o sözcüğün karşılığında bir şeyler söylüyorum, ama berrak değil. Ama en sonunda ona en uygun sözcüğün, karşılığın olabileceğini kestiriyorum. O sözcükle ne anlatmak istediğimi bulmuş oluyorum. Söz gelimi gurme nedir? “Tatbilir” diyorum ben. Bir “ ilke “ daha ortaya koymam gerek, bütün bunları yaparken size örnekte göstereceğim tümcelerin hepsini sadece bir öneri olarak düşünüyorum. Bu sözcüklerden bazıları, sizin önerileriniz veya başkalarının önerileri olup benim benimsediklerim de olabilir. Bu sözcükleri bulmak hepimizin, tüm Türk dili severlerinin, yurtseverlerin görevidir diye düşünürüm. Gurmenin karşılığı “tatbilir” size göre uygun değilse sizin başka bir şey üretmenizi ben destekliyorum. Ben matematiğe “çokluklar bilimi” diyorsam siz bunu benimsemek zorunda değilsiniz. Daha önemli bir savda bulunayım, Türk Dil Kurumu bu konuda başlıca öneren olmalıdır.

 

6. Son olarak, katıldığınız BALKAR dil kurslarında başarılı öğrencilerden sayılıyorsunuz. Şu anda üniversite sıralarında oturan öğrencilerin dil öğrenme konusunda merakları nasıl uyandırılabilir veya bu konuda yaşadıkları zorlukları nasıl aşabilirler? Tavsiyeleriniz var mıdır?

 

Her şeyden önce yabancı kökenli sözcükler ile mücadele doğru anlaşabilme gereksinimimize dayanmalıdır. Bunu bireyin istiyor olması lazım. Kişi eğer istiyorsa başarmasının önünde hiçbir engel yoktur. Eğer istemiyorsanız, işte o zaman başarı beklemeyin. Başarı belki tesadüfen olabilir ama bu kazanılmış bir öğrenme olmaz. İşte burada bu öne çıkıyor: istek ve kararlı çabalar en belirleyici şeydir. İstiyorsanız başarırsınız. Sevgi ve saygılarımla.


Biz de size teşekkür ediyor, sağlık ve esenlikler diliyoruz.

 

Cemil Bey, Türkçeleştirdiği bazı sözcükleri kendisi şöyle sıralıyor ve kendisi gibi Türkçe severlere bir not düşüyor:
 

Eksicik= elektron, artıcık= proton=. Ağırcık= nötron, ögecik= atom, eksiciklenme= elektrik, eksicik= elektronik, yararcılık= ekonomi, sayma bilimi= istatistik, bilim dalı= fakülte, bilirkişilik= doktora, bilgen= profesor, baş bilgen= ordinaryus profesör, Geleceğe işık tutma= tarih, toplama çıkarma= aritmetik, sesadı= harf, sesadlı işlemler= cebir, biçim bilimi= geometri, tomografi= kesit gösterim. MR (mağnetik rezonans)= üçboyutlu gösterim, duyum ötesi ses= ultrasound. eştitreşim= rezonans, sığaç= kapasite, direnç= rezistans, etkeç= indüktans, sanal direnç= empedans, kimya= ögeciksel birleşim, fizik= ögeciksel itişim, geçirgenleştirici= insülin. Tatbilir= gurme, kütük sayı= logaritma, sanal sayı= kompleks sayı, tablo sayı= matriks, kesişmez= asimtot önerilerimden bazıları. 
Buna benzer puls= darbe, mekanik= dinamiksel, component= bileşen, vektör= yönlü büyüklük, solution= çözüm, diferans= fark, stabilite= kararlılık, friction= sürtünme, motion= devinim, nosyon= simgeleştirme, average= ortalama, acceleration= ivme= hız değişimi, gravitasyon= kütle çekim, mas= kütle, enerji= erke, work= iş, rotation= döndürme, möment= döndürme kuvveti, linear= doğrusal, elastisite= esneklik, harmonik= uyumlu, transfer= taşıma, pres= basınç, hidrostatik= su basıncı, tansiyon= gerilim, viskositi= akışkanlık, heat= ısı, expansion=genişleme. vibration= titreşim, akustik= ses yansıması, potansiyel= saklı güç, mağmetizma= eksicik doğurabilen, dielektrik= iletmezlik, elektrostatik= durgun elektrik. Rectification= doğrultma. Amplitüt= genlik, modulasyon= biçimlendirme, demodulasyon= tersine biçimlendirme. Radyo= ünalgılar, televizyon = sanalalgı, asansör = düşey taşıt. transformotor= güç bileşen dönüştürücü. İnterferens= girişim, diffraktion= kırılım, Polarization= yönlenme, radyoaktif= ışıma, nükleer= ögecik çekirdeği, fonksiyon= değer dönüştüren / etkinlik, integral = boyutsuzlaştırılmış toplam, diferansiyel denklem = noktasallaştırılmış eşitlik. 


Bu önerilerim için farklı sözcük önerileriniz olabilir. Bu tutumumuzla söylediklerimizle daha doğru anlaşabiliriz. Anlattıklarımızın anlaşılabildiğini düşünebiliriz. Bu yazıyı okuyanlar görüş ve öneri ve de eleştirilerini bana iletmeleri durumunda hepsini göz önünde bulunduracağımı ve de yanıtlayacağımı belirtmeliyim. Yerimim (e-postam ) cemilp@gmail.com