DUYURULAR
KONFERANS VE FİLM GÖSTERİMİ: Rus Avangardı, Sinema ve Siyaset | Potemkin Zırhlısı Tüm Duyurular
01
ŞUB

 

Doç.Dr.Aslı Daldal "Rus Avangardı, Sinema ve Siyaset" konulu konferans ve Potemkin Zırhlısı film gösterimi 25 Şubat 2019'da İİBF Yeşil Salon’da gerçekleştirildi.

Rusya'da Bolşevik Devrim sonrasında 1920'lerde Sergey Eisenstein, Dziga Vertov, Vsevolod Pudovkin, Alexander Dovzhenko gibi yönetmenler ortaya çıktı. 
Rus Avangardı: Rusya’da 1910’larda ortaya çıkan toplumu dönüştürmeyi amaçlayan sanat akımıdır.
Kübizm: prizmatik formlar ve canlı renkler ile resim/tablolar ortaya çıkıyor. 
Fütürizm (Gelecekçilik): Rusya’yı değiştirmeyi amaçlayan bir akım.
Halil Berktay: Rus Avangardı ile Bolşevik Devriminin doğrudan ilişkisinin olmadığını söylüyor. Ama toplumu dönüştürmek hedefi bakımından, teknoloji, hız vs. özelliklerine bakarak Rus devriminde etkili olduğunu söyleyebiliriz. Bolşevik Devrimi’nin de Avangard’dan beslendiğini söyleyebiliriz.
Fütürizm 1910’larda İtalya’da ortaya çıkıyor ve dünyaya yayılıyor. Eskinin klasik sanatı bir kenara bırakılıp yeni teknolojik konulara ağırlık veriliyor. Marinetti bunun öncülüğünü yapıyor.
İtalyan Fütüristleri ile Rusya’daki Fütüristler arasında derin ayrılıklar var. Rusya’dakiler savaşa ve kapitalizme karşılar.
Fütürizm sinema ve tiyatroya da etki ediyor. Birinci Dünya Savaşı’nda Fütürizm Rusya’da yayılıyor. ‘Proletkult’ (“proletarskaya kultura” / Proleter kültür) tiyatrosu kuruluyor. Genellikle maske kullanılıyor. Toplumsal, toplumcu konular işleniyor. 
Mayakovski –önemli bir şair- şiir kalıplarını kıran şiirler yazıyor. Sergey Eisenstein ise önce tiyatro yapıyor sonra sinemaya geçiş yapıyor.
İnşacılık (constructionism): Daha toplumcu, sosyal bir sanat anlayışını savunuyor. ‘İşe yarar’ bir sanat olmalı diyor. Günümüzde Sakıp Sabancı Müzesi’nde Rus Avangardı konulu bir sergi var ve gezilmesi yararlı olacaktır.
Tatlin, devrimi sembolize eden bir kule inşa etmek istiyor. ‘Teknoloji ile bir aşk ilişkisi’ gibi bir ilişki var. Makine sanatı ön plana çıkıyor. Sanatta malzemeler ön plana çıkıyor.
Sanatçılar ve Siyaset İlişkisi: Devrim sonrasında başlangıçta sanatçılar ve devrimciler çok iyi geçiniyorlar. Lenin’in etkisiyle iyi anlaşıyorlar. Devrimci kadroların propagandasını yapan gönüllü bir ekip oluyorlar.
Bolşeviklerden bazıları ise bu sanatın anlaşılmadığını ve gereksiz olduğunu söylüyorlar. Ama ilk dönemde bunlara karışılmıyor.
Devrimi insanlara nasıl anlatabiliriz?
Agit Trenleri (yani Ajitasyon Trenleri), Agitki: Ajitasyon yapmak, propaganda yapmak amacıyla tüm Rusya’yı gezecek trenler kullanılıyor ve devrim propagandası yapılıyor. Bütün Rusya’yı dolaşıyorlar.
Lenin: “Bütün sanat dalları içerisinde bizim için en önemlisi sinemadır” diyor. 
Rusya gibi heterojen ve eğitim düzeyi çok iyi olmayan bir toplumda sinema çok uygun bir propaganda/eğitim aracı olarak görülüyor.
Sinema aynı zamanda dil engelini aşan bir ‘Esperanto’dur. Sinema – Kinema, yani hareket devrimin ütopyasıyla da uyumludur. Tiyatro ise eski rejime ait bir sanat olarak görülüyor.
Bu durum Stalin’in gelişine kadar devam ediyor. 1930’lara gelindiğinde Stalin bu filmlerin daha fazla yapılmasını istemiyor.
Jdanov kültür işlerinde sorumlu bakan oluyor.
Rejisör ve oyuncu Meyerhold tutuklanıp 1940’da öldürülüyor. Birçok sanatçı Stalin’in yaptığı temizlik politikası sürecinde tutuklanıyor, öldürülüyor. Bu baskıların etkisiyle şair ve oyuncu Mayakovski 1930’da intihar ediyor.
Sovyet sinemasında montaj her şey demektir. Sahnelerin arka arkaya eklenmiş biçimiyle bir kurgu oluşturuluyor. Sergey Eisenstein tarafından “çarpışma” montaj türü kullanılıyor. Deneyler, montajlarla etki yaratacak çalışmalar yapılıyor ve bu filmlerde kullanıyorlar.
Sergey Eisenstein (1898-1948) önce tiyatroyla uğraşırken sonrasında sinemaya geçiyor. “ProletKult” onu yönlendiriyor. Devrimin tarihini belgeleyen filmler yapıyor (Grev, Potemkin Zırhlısı vs.) Filmleri yurt dışında, özellikle Almanya’da da tanınıp seviliyor. Yurt dışına gidip sinema filmleri çekiyor. Yurt dışındaki tanınırlığı nedeniyle Stalin onu ortadan kaldırmaya çalışmıyor, ama kontrol ediyor. Stalin’in isteği üzerine Alexandr Nevskiy ve Korkunç Ivan filmlerini çekiyor.
“Potemkin Zırhlısı” filmi 1905’de geçen gerçek bir olaya dayanıyor. Japon-Rus Savaşı döneminde savaş gemisinde çıkan ve bozuk çorbayı yemek istemeyen bahriyelilerin başlattığı isyanı anlatıyor. Ayaklanma ve Odessa’da yas sahnesi (3.bölüm), Odessa merdivenleri bölümü (4. bölüm) en önemli bölümleridir. Bu filmde “Tezatların Çarpışması” montaj türü çok sık kullanılıyor.
Aslı Daldal’ın sunuşunun ardından gelen sorulardan biri Rusya’daki bu sanat akımının Türkiye’ye etki edip etmediğiydi. 
Aslı Daldal’ın cevabı: Türk sinemasına doğrudan etki etmiyor. Türkiye’de Atatürk döneminde tiyatro öne çıkıyor. Muhsin Ertuğrul ilk sinemacıdır. Ancak 1950’lerden sonra sinema gelişiyor. Ama Nazım Hikmet Moskova’da bundan etkileniyor.
Sunuşun ardından Sergey Eisenstein tarafından 1925’te çekilen Potemkin Zırhlısı (Bronenosets Potemkin) filmi seyredildi. 
Rapor: M. Hacısalihoğlu
Redaksiyon: Zehra Sivri